bugün size dostluktan daha doğrusu benim dostlarımdan bahsedeyim biraz,herşeyi anlatırken hayata dair, hayatımın en içindeki yıllardır yanımda olan dostlarımı anlatmadan geçmek istemedim..
düşünsenize ne kadar kutsal birşeydir dostluk,aranızda kan bağı olmadan farklı karakteristik özelliklere sahipken sırf birbirinizi sevdiğiniz için biraraya gelirsiniz ve hayatın tüm zorluklarına karşı sevgi ve saygı içinde ayakta kalmaya çalışır,birbirinizin farklı özellikleriyle savaşır,onlardan eğlenceli şeyler çıkarmaya çalışır bazen de bu farklı özelliklere kızar ama dost olduğunuz için tüm sevginizle ayakta kalırsınız.bu yüzden bazen bir ailenin kan bağından daha güçlüdür dostluk aynı benimkiler gibi...
YIL 1989; kendimi algılayıp tanımaya başladığım zamanlar,yanımda benim gibi küçük bir kız çocuğu daha var,nedense nerdeyse her akşam bizde ve ben bu kız çocuğunun neden sürekli bizde olduğunu algılayamıyorum ama bize gelmediği günler çok üzülüyorum çünkü onunla her gün oynamaya alışmışım.böyle böyle birkaç yıl daha geçiyor artık 5'li yaşlarımızdayız ve ben bu kız çocuğunu artık daha iyi tanıyorum,kim olduğunu biliyorum.her günümüz hatta gecemiz birlikte geçiyor.arada akşamları bizde kalıyor ve erkenden uyuyor ama ben kıpırdağın teki olduğum için uyutmuyorum onu sürekli dürtüyorum ve sürekli peşindeyim ama o benim her engelime karşı uyumaya devam ediyor...
VE YIL 2010; o gün bugündür hala aynı...ben meltemi hala uyutmam ama o bana rağmen hala uyur.biz yıllardır kardeşiz aynı ilk günkü gibi.bol bol da kavga ederiz meltemle yeri göğü inlettiğimiz zamanlar olur ama iki dakika sonra hiçbişi olmamış gibi devam ederiz hayatımıza çünkü birbirimizin içini dışını biliriz biz,hatta kavga etmezsek bi terslik vardır bu işte...farklıdır meltemle kardeşliğimiz ama özeldir.
YIL 2004; kızın biri italyanca dersinde gelip yanıma oturdu,her ne kadar o benim onun yanıma oturduğumu iddia etsede ben öyle hatırlamıyorum
:))ama önemli olan kimin ilk önce birbirinin yanına oturduğu değil bu italyanca dersinin gelecek yıllarda dost olmasına yol açacağı iki kız.ilk italyanca dersiyle başladı bizim arkadaşlığımız kim bilebilirdi ki bir italyanca dersi bu iki kızı yıllar boyu nerdeyse 24 saat birbirinden ayırmayacak,her zorluğu her sıkıntıyı her mutluluğu o günden bu güne birlikte yaşayıp atlatacaklar,gelecek yıllar için birlikte hayal kuracaklar,birlikte ağlayıp birlikte gülecekler...herkes bu iki kızın dostluğunu her dakika her an kıskanacak,öğrencileri bırakın öğretmenler bile bu iki kızın dostluğunu kıskanıp ama bir yandanda içlerinden gıpta edecekler...
YIL 2010; işte öget'le böyle başladı herşey...bu okulun bize verdiği en güzel şey dostluğumuz oldu her daim ayakta duran dostluğumuz bundan sonrada böyle olacak bizi kıskananlar,çekemeyenler ömürlerinin sonuna kadar kıskançlık kırıntılarını içlerinde hissedecekler...
YIL GENE 2004; mavi gözlü kızın biri,gözleri çok güzel ama nedense yüzü hiç gülmüyor,soğuk nevalenin teki hiç kanım almadı ve nedense bu kızla sürekli aynı ortamda karşılaşıyoruz ve ben bu durumdan hiç memnun değilim.gel zaman git zaman oluyor bu kızla başka bir ortak arkadaşımızdan dolayı arkadaş olmak zorunda kalıyoruz başka çare yok arkadaş hatırına katlancaksın işte n'aparsın... ama ama ama ben bu kızı tanıdıkça çok sevmeye başlıyorum,ne kadar eğlenceli,aslında istedimi ne kadar güleryüzlü olabildiğini farkediyorum...sevmeye yakınlaşmaya başlıyoruz birbirimize ve bu yakınlık enteresan bir biçimde her geçen gün daha perçinleniyor.sonra öget,ben ve derya her günümüzü her dakikamızı birlikte geçirmeye başlıyoruz.bağlandıkça bağlanıyoruz birbirimize yaz-kış artık her daim birlikteyiz,aradaki pislikleri de safdışı edince daha da perçinleniyor arkadaşlığımz,okulda dışarda yaşadığımız her zorluğu birlikte omuz omuza çözüyoruz.her saf dışı ettiğimiz pislik aslında daha da yakınlaştırıyor bizi birbirimize.bu ekibe meltem de katılınca daha da büyüyor daha da güçlü oluyoruz.
VE YIL 2010; şimdi bu mavi gözlü soğuk kız benim en canım hatta ailem ve hatta kuzenimin nişanlısı ey hayat bak sen şu işe kim derdi ki... nerden nereye:))
YIL 2004 HAZIRLIĞIN İLK AYLARI...bir çocuk var,sürekli necibe diye birinden bahsediyorlar,necibe aşağı necibe yukarı.ben tabi necibeyi kız arkadaşı sanıyorum bu çocuğun.bir gün dayanamıyorum ve "necibe kim?" diye soruyorum ve "necibe benim wosvosum,plakası ncb olduğu için necibe diyoruz"diye bir cevapla karşılaşıyorum.kıpkırmızı ve sevimli bir araba olduğu için değme lüks arabalardan daha popüler."bizide bindirsene bir gün"diyorum."tamam"diyor ve biniş o biniş necibe yanana kadar hiç inmiyoruz o wosvosdan yeri geldiğinde 10 kişi bile biniyoruz o wosvosun içine ve necibe yandığında bir tarih kapanıyor ama aydoğanla benim dostluğum bir tarih açıyor.sürekli birlikteyiz,sürekli yanyanayız.abilik yapıyor bana aydoğan,zor günümde mutlu günümde hep yanımda tabi bende onun.gerçek abim olsa bu kadar sevemem belki de annem babam bile ona ve onun dostluğuna çok güveniyor.onu derya,meltem ve ögetle tanıştırıyorum ve artık hepimizin dostu,arkadaşı oluyor.hepimize lakaplar takıyor hepimizi çok güldürüyor,farklı bir kişilik orjinal adamım benim o.aydu'muz bizim o ayduca dilinin kurucusu,tam bir orjinal ama kalbi yüreği sağlam orjinallerden...
işte böyle yıllardır yetiyoruz biz birbirimize yıllardır tüm zorlukları,bize yapılan tüm süikastleri,tüm sıkıntıları,tüm mutlulukları,aşkları,terkedişleri,kalp ağrılarını,mutlu birliktelikleri,eğlenceli günleri,deliliklerimizi,yazımızı-kışımızı beraber yaşadık,berbaber atlattık herşeyi ve beraber tutunduk hayata.bazen sendeliyor gibi olduk,bazen yıkacaklar bizi sandık ama aslında her gün bizi daha da güçlendirdi yine voltran oluşturup iyi günde de kötü günde de bir araya geldik.
hayaller kurduk daima gelecekle ilgili,hepimizin birarada oturacağı öpmüşler ve olmuşlar sitesini kurduk ömür boyu ayrılmamak için...hayallerimizin içinde de hep birlikte olduk kısacası...çünkü biliyorduk ki bizi bizden başka düşünen yoktu.biz ancak birbirimize destek olurduk bu hayatta sadece biz destek olurduk birbirimize,yeni gelen çok insan olurdu ama kimse kurduğumuz bağ gibisini yaşatamazdı bize çünkü biz şarap gibi yıllandıkça güzelleşenlerdendik.yeniler ancak farklılık katardı hayatımıza bizi monotonluktan kurtarırdı işte o kadar onlardan geriye kalanlar biz olurduk gene,sadece biz...
ŞİMDİ 10 YIL SONRASI... yıl 2020 ve niceleri... eğer hayatımıza yeni giren insanlar yani sevgililerimiz ya da eşlerimiz onlarla da bu uyumu yakalar ve hepimiz daha da büyüyerek aile dostu olabilme şerefine erişirsek ve bu aileyi çocuklarımızla daha da kalabalıklaştırırsak işte o zaman kimse tutamaz bizi,mahşere kadar dostuz ama mahşerden sonra da arkamızda bizim dostluğumuzu yürüten bir mirasımız var çocuklarımız...ölsek bile içimiz rahat yani:))
ama ben biliyorum ki biz o şerefe erişeceğiz neler atlatmışız biz,iki sevgili iki eş mi o şerefe eriştiremeyecek bizi... çünkü ne demiş Nietzsche ve Konfüçyüs;
"
Güller , laleler , bütün çiçekler solar . Çelik ve demir kırılır ama sağlam dostluk ne solar ne de kırılır."